Kar ve güneş, doğanın
iki zıt yüzü; biri soğuk diğeri ise sıcaktı. Zıtlıklarına rağmen birlikte uyum
içinde dünyada varlıklarını sürdürüyordu. Anneleri, Zeynep’le Arda’yı kar ve
güneşe benzetirdi. Farklıydılar ancak kar ve güneş gibi farklılıklarına rağmen
uyumlu değildiler. Biri az konuşur, diğeri çok konuşurdu. Biri çok düzenliyken
diğeri dağınık mı dağınıktı. Birisi çok hareketliyken diğeri oldukça sakindi. Birisi
sevgi pıtırcığı gibi diğeri mesafeli mi mesafeliydi. Aralarında yaş farkı az
olmasına rağmen neredeyse hiçbir konuda anlaşamazlardı. Birisi çok yemek seçer
diğeri ne olsa yerdi. İki zıt kutup gibi Zeynep’in sevdiği şeyleri Arda
sevmezdi. Arda’nın ilgisini çeken şeylere Zeynep burun kıvırırdı. Her gün
didişecek bir şey bulurlardı. Birinin ak dediğine diğeri kara demeyi adeta
görev edinmişti. Annesi ve babası bu duruma üzülse de onlara söz geçiremiyorlardı.
Elbet, bir gün araları düzelecekti ama ne zamandı?
Bir kış sabahı, kar yeryüzünü
beyaza boyamıştı. Ayaza rağmen dışarı çıkıp oynamak istiyorlardı. “Birlikte oynayın!” diye tembihleyen
annesini duymamışlardı bile. Zeynep kardan bir kale yapıyor, Arda kardan adamını
tasarlıyordu. İkisi de oyuna dalmışlardı. Arda, kardan adamını büyütmek istedi
ancak kar yığınını tek başına sürüklemekte zorlandı. Denemelerine rağmen
taşıyamayınca pes edecek gibi oldu. Tam o sırada Zeynep onu fark etti. Önce “Yardım
etsem mi?” diye düşündü. Sonra gururuna yenik düştü, arkasını dönüp gitti.
Ancak birkaç dakika sonra içi rahat etmedi. Geri dönüp Arda’ya yaklaştı, “İstersen birlikte deneyelim.” dedi.
Arda önce şaşırdı,
sonra hafifçe gülümsedi; “Olur...” dedi sessizce. İkisi birlikte
çalışarak büyük kar yığınını yuvarlamaya başladılar. Bir süre sonra kardan
adamın gövdesine eklemeyi başardılar. Arda ve Zeynep için bu kardan adam
yapmaktan çok daha fazlasıydı. “Aslında
birlikte eğlenebiliyormuşuz” un ispatıydı. Ön yargılarının yıkılmasına bir
adımdı. Birlik olmuş, beraber başarmışlardı. Arda Zeynep’in yanından sessizce
uzaklaştı. Zeynep’in omzuna uzaklardan bir kartopu attı. Zeynep’e gülümseyerek
saklanıyor bir taraftan da cephanesini hazırlıyordu. Zeynep de harekete geçti,
“Al sana, al sana”... Kartopu savaşı
böyle keyifli başlamıştı. Neşenin belirtisi kartopu oynayan çocuk sesleri bahçeyi
doldurmuştu. Gün boyu birlikte oyunlar oynadılar; dev kardan kaleler yaptılar,
kar melekleri çizdiler…
Akşam olduğunda ikisi
de yorgun ama mutluydu. Aile gün
içindeki kaynaşmalarını pekiştirmek istedi. Birlikte kutu oyunu oynadılar.
Ertesi sabah Zeynep Arda’ya
birlikte oyun oynamayı teklif etti. Arda yalnız oynamayı sevse de Zeynep’ e
uyumlandı. “Ancak akşama kadar sokakta
zaman geçirmek yok, iki saat sonra eve gelip ders de çalışacağız olur mu? Çünkü
sınava hazırlanmam lazım.” dedi. Zeynep kabul ederek, “Anlaştık!” dedi. Mahalledeki arkadaşlarıyla birlikte oyun oynadılar.
Sonrasında evlerine gelip birlikte ders çalıştılar. Arda dersini yaparken
Zeynep kitap okudu. Zıtlıklarını yönetmeye, birbirlerindeki güzellikleri
keşfetmeye başlamışlardı.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi der ki: “İnsanı farklılıklar güzelleştirir. Farklılıklara rağmen uyumlanan iletişimi yönetir.”
Güneş ve kar
hayatımızda var olan farklı güzelliklerdi. Biri soğuk, sakin ve bembeyaz;
diğeri sıcak, parlak ve ışıl ışıldı. Zıtlıklarına rağmen bir uyum içindeydiler.
İnsan da kendine benzeyenlerle yakınlaşmak ister. Hayat ise çoğu zaman burnunun
dibine farklı özellikteki insanları çıkarır. Zarar vermeyen farklılıklar ise
insanın gelişebilmesi, öğrenebilmesi için bir fırsattır. Anlayıp iyiye
uyumlananlardan olmak ümidiyle…
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Yorumlar
yşamak için yaratılmış bir canlı değil…
Farklılıklar insanın şifasıdır , yeter ki yönetmeyi bilelim …