Nasıl Büyüyecek Bu Çocuklar?







Nasıl büyüyecek bu çocuklar?” diyordu telefonda eşi. “Zor değil mi gerçekten her şeyleriyle ayrı ayrı ilgilenmek?”  Kolay değildi elbette bir insan yetiştirmek. Her dönemin kendine göre bir zorluğu vardı. Tıpkı bu dönemin de öyle olması gibi.

Gül ve Selim’in mutlu giden bir evlilikleri vardı. Her evlilikte olduğu gibi tartışmalar, anlaşmazlıklar yaşıyorlardı elbet. Yine de en başta birbirlerine verdikleri sözü unutmamaya çalışıyorlardı. “Ne olursa olsun aradaki saygıyı zedelemeyip haddi aşmamak” önemliydi onlar için bu kural. İki tane emanetleri doğmuştu bu yuvaya. Bebeklikleri çok hızlı geçmiş gibiydi onlar için. Hep öyle derlerdi de inanmazlardı. “Göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor sanki ilk yılları…” Sahiden de öyle olmuştu onlar için. Geçmez sandıkları uykusuz geceler geçmiş, bebeklerin bitmek bilmeyen gaz sancıları bitmişti. Emeklediler, yürüdüler derken yıllar birbirini kovalamıştı. Okul çağına gelmişlerdi artık. Fakat onlar büyüdükçe problemleri de büyümüş gibiydi. Çocuklarını sadece büyütmekle değil yetiştirmekle de sorumlu olduklarını biliyorlardı. ‘Nasıl iyi bir insan yetiştirebiliriz?’ derdine düşmüşlerdi. Okul başarıları her ebeveyn gibi onları da mutlu ediyordu. Ancak yeterli olmadığının da bilincindelerdi.



Selim haftanın ilk gününün koşuşturmacasından bir aralık bulmuş, eşini aramıştı. Çocuklarla zor geçen bir pazar günü olmuştu. Zihnindeki sorulara cevap aramaya çalışıyordu. Onları hayata hazırlamak düşündüğünden de zordu. Mutlu ve başarılı bir çocuklukları olsun istiyordu. “Bir hobi edinsinler, mesela kitap okumayı çok sevsinler. Bir spor dalıyla da ilgilenseler hiç fena olmaz. diyordu. Onlar böyle düşünürken ne oluyordu peki? Onlar için en güzelini en iyisini istiyorlardı. Çocuklar ise bunu bir türlü anlayamıyor, sanki direniyorlardı. Gül ise sabırla dinledi Selim’i, sonrasında kendi zihninden geçenleri hatırladı.

Son zamanlarda kendisini iyi hissettiren bir şey öğrenmişti Gül. Sanki bu zamana kadar gizlendiği yerde keşfedilmeyi bekleyen bir bilgiydi. Çok gözünün önündeydi ama meğer görmek istememişti. Sebeplere sarılmak…” diye geçiriyordu zihninden. Bu hayatta ne kadar da önemliydi. Komşusu Merve’nin de onunla yaşıt çocukları vardı. Ondan dinlemişti bunları ve ona çok teşekkür etmişti. Şimdi bunları eşiyle paylaşmalıydı. “Evet, kolay değil her zaman ama sebeplere sarılacağız.” dedi eşine. “Sebeplere sarılarak devam edeceğiz yolumuza. Yoksa zorlaştıkça zorlaşır işimiz. Gözümüze öyle korkutucu gelir ki hareket etmek istemeyiz. Zaten olmayacak, yapamıyoruz, olmuyor deriz.”

Uzun bir yolculuktu bu onlar için. Bir insan yetiştirmek, sorumlu olmak hiç de kolay değildi. Sadece maddi imkanlar sağlamak yetmiyordu. Ama sebeplerin kendi elinde olduğunu düşünmek kendini iyi hissetmesini sağlamıştı.  Yolculuk uzundu ama insan kendi çabasına karar verebilirdi.



Varmak istediği hedefi için oluşturacağı sebeplere odaklanmak insanın zihnini rahatlatır. Harekete geçmesini kolaylaştırır. İnsan yapabileceklerine odaklandıkça motivasyonu da artar. Yavaş ama emin adımlarla çıkar yola. Sonundan değil de yolda olmaktan keyif alır hale gelir. Yoldaki desen desen yapraklı hepsi birbirinden güzel ağaçları görmeye başlar. Rengarenk mis kokulu çiçeklerin kokusu gelir artık burnuna. Takılıp düşenleri ama yeniden kalkanları görür. Kendisinin de düşebileceğini ama aynı zamanda kalkabileceğini bilir.

Zıddında ise kaygılar, korkular vardır. Bunca istemeye rağmen o sonuca ulaştıracak yola çıkamamak… Değil istediğin yere varmak, o yerden gittikçe uzaklaşmak… Bulunduğun yeri de kaybetmek vardır. İnsan sonuca odaklandığında daha fazla hata yapar. Sonuca ulaşma isteği fazla olduğunda panikler ve yanlış tepkiler verir. “Olsun da nasıl olursa olsun.” diye düşünmeye başlar. Öyle olduğunda ilişkileri de bu durumdan nasibini alır. Birlikte yola çıktıklarının ihtiyacını algılamakta da zorlanır. Sonuca öyle odaklıdır ki o sonuç benim çocuğuma uygun mu diye düşünmez. Böylelikle elma ağacının armut vermesini bekler bazen. İster, uğraşır, onca zahmete girer. Ne yaparsa yapsın armut vermez ağaç…  Çok güzel, sulu kıpkırmızı elmalar verir. Bazen de eğri büğrü ama lezzetli elmalar. Fakat mutluluk getirmek bir yana hayal kırıklığına uğratır o elmalar. İstenilen sonuca ulaşılamadığının hatırlatıcısıdır çünkü. Oysaki bir görse insan, elindekilerin ne kadar güzel olduğunu. Onlara hiç sahip olmasa da onlar için çabalamanın çok keyifli olduğunu…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: Sonuçlar insanın elinde değildir ama sebeplerini kendisi oluşturabilir.

Bu hayatta her anne baba çocuğunun mutlu ve başarılı olmasını ister. İyi okullarda okusun, güzel bir işi olsun… Sonra mutlu bir yuva kursun ister… Ama baktığımız zaman bütün bunlar bir sonuçtur aslında. İyi bir üniversite kazanması sıkı bir disiplinin sonucudur. Başarılı olacağı bir meslek seçmesi de çalışmalarının karşılığıdır. Bazen sonuçlara öyle takılırız, öyle isteriz ki sebepleri unuturuz. O zaman yaşadığımız süreçten keyif almayı da unuturuz. Sadece sonuca odaklandığımızda çocuğumuzun okul başarısına odaklanırız. Bazen de mezun olduğu okul, kazandığı sınavlar tek gündemimiz olur.  Oysaki onu yetiştirebilmek için doğru sebepler oluşturabilmemiz gerekir.

       Kendi yapıp ettiklerimizle örnek olabilmek,

       Doğruyu güzel verebilmek,

       Anlık değil de toplamda kazandıracak davranışlar kazandırabilmek,

       Hayatta sahip olduklarıyla mutlu olmayı öğretebilmek,

oluşturacağımız sebeplerden sadece birkaçıdır.

Gül de son zamanlarda sadece sonuçlarla ilgilenmemesi gerektiğini düşünmeye başlamıştı. Çocuklarla ilgili süreçte çabasını artırdıkça aslında keyif almaya başladığını da fark etti. “Ben elimden geleni yapayım da…” demeye başladıkça zihni rahatladı. Onu böyle rahatlatan düşüncesini şimdi eşiyle paylaşmıştı. Bu onların yoluydu. O yolda oluşturabilecekleri sebepleri çok kıymetliydi.

Yolda olmak ve yolda olmaktan keyif almak dileğiyle…

===

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu














Yorumlar

Şükran dedi ki…
Sebepleri oluşturmak sonucun kalıcı olmasını sağlar, bazen öyle güzel sebepler oluşturursun ki sana o sonucu vermeselerde sen mutlusundur....
Ayşe Budak dedi ki…
İnsan sadece sebep oluşturabilir, kendisi yetişirken karşısındakini yetiştirir.
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹
İnsan bu hayatta ancak oluşturduğu sebeplerin sonucunu Yaşar. Güzel sonuçlar dizayn etmek için ise sonuç isteğinden kurtulup tamamen sebeplerle odaklanmak gerekir .
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık💜
Sibel Basılgan dedi ki…
İnsan bazen o kadar sonuca takılıyor ve o kadar sonucu istiyor ki sebepleri yaşanacak güzellikleri yok sayıyor👍 Yazara teşekkür ederiz kaleminize sağlık 🌺