Sabah uyandığında kendini
düne göre çok farklı hissediyordu. Hayatında ilk defa işe gidecekti. Liseyi yeni
bitirmişti ve ailesinin maddi koşullarından dolayı çalışması gerekiyordu.
Çok heyecanlıydı… “Acaba
işe başladığımda bana kim yardım edecek? İşi nasıl öğretecek? İş yapmayı
becerebilecek miyim? Nasıl insanlarla tanışacağım? Yöneticim nasıl?” Aklında bitmeyen
sorularla, arkası kesilmeyen düşünceleri orada bırakıp, işin yolunu tuttu.
Kısa bir minibüs
yolculuğundan sonra Ayşe, iş yerine vardı. Yapacağı iş, sinema gişesinde bilet
satmaktı. Sinemanın renkli dünyası onu hep çekmişti. Renkler, videolar, yetişmek
için koşturan insanların hareketi, kocaman gösterişli afişler… Her hafta farklı
farklı filmlerin birbirini kovalaması…
Hayallerindeki kariyer
planı bu değildi belki ama seçenekler arasından kendine en çok bunu uygun bulmuştu.
Hep de orada kalacak değildi ya, daha ilk basamağa yeni atmıştı adımını. Kim
bilir belki de yükselecekti? Geçen bir seminerde duyduğu cümleyi söyleyen
arkadaşı geldi aklına; ‘’Sen sebeplerini oluşturmakla ilgilen yeter…’’
“Ne kadar da kritik bir
cümleymiş meğer”, diye düşündü, oysa ilk duyduğunda hiç de böyle düşünmemişti,
ne garip…
İlk iş günü
Çalışacağı sinemaya adımını
atar atmaz herkesle tanıştı. Sonra uzaktan da olsa görev alacağı gişedeki yeri
gösterildi. Çok heyecanlı olduğu her halinden belliydi. “Acaba yapabilecek
miyim? İnsanlarla nasıl konuşacağım?..” Yine kafasına birçok soru doluştu. Daha
sabah vedalaşmamış mıydı bunlarla? Anlaşmamış mıydı annesinin eteğine yapışıp
her şeyi soran çocuk gibi davranan zihniyle?
Sinemanın girişindeki
bekleme odasında bunları düşünürken olan biteni gözlemliyordu. İnsanlar gösterimdeki filmlerden birine bilet almak için yavaş yavaş gişeye gelmeye başlamıştı. Bir yandan da çalışanların,
işi nasıl yaptığını izliyordu çaktırmadan. Gişede çalışanlardan birinin içine
kaçmış kesik kesik kelimelerle, esneyerek, sinema bileti değil de sirke satan
yüzüne baktıkça içi bir fena oldu. Neyse ki hemen yan gişede kocaman
gülümsemesi ağzının kenarında duran, her cümlesini canlı bir ses tonuyla günün
ilk cümlesini söyler gibi söyleyen birini gördü. Yaka kartından adını kopya
çektiği, eski arkadaşı Selma’ydı bu. Kendini ilk müşterisini karşılarken hayal
ediyordu ki yüksek bir sesle irkildi:
“Ayşe, haydi muhasebeye
kızım!... Bir uğra da sana para verecekler” dedi yöneticisi. Ayşe de heyecanla ve
utancından “Nasıl yani ilk günden para da mı veriyorlarmış?” diye soramadan
kendini muhasebenin önünde buldu. Görevliyi beklerken soru soran çocuk gitti,
bayram harçlığını bekleyen çocuk geldi bu sefer zihnine. “Zaten eve de
alışveriş yapmam gerekiyor. Ay ne iyi olacak bu para. Off! Annem de çok
sevinecek. Hadi be abii, nerde kaldın…”
Görevli elinde bir poşet,
içinde 100 tane bozuk 1 lira ile gelmesin mi! “Ah Ayşe saf mısın kızım ya, ne
avansı ilk günden, sen hiç anlamıyorsun bu işten” diye geçirdi içinden. Bu
paranın, gişede müşterilere bilet satışı yaparken ihtiyaç halinde kullanması için
verildiğini anlayabilmişti çok şükür, yoksa ilk günden rezil olacaktı. Kendi
haline gülüp, yerine geri döndü bir koşu.
Yöneticisi “Kendine önce
tecrübeli bir arkadaş seç!.. Bir iki gün onunla vakit geçir, sonra tek
başına bir gişe verelim” deyince hemen gözüne kestirdiği Selma’nın yanında aldı
soluğu. İyi ya, madem bir şey öğrenecekti, en iyisinden neden öğrenmesin…
Selma dakika bir gol bir;
hemen elindeki poşette duran bozuk paraları kasaya döktürttü. “Hoş geldin, hadi
bakalım hızlı başlıyoruz” dedi ve hemen o gelen müşterilerle ilgilenirken para
hesabını Ayşe’nin eline bırakıverdi. “Kağıt getir Ayşe’cim, kalemimiz kalmamış
Ayşe’cim, hadi fiş rulomuz azalmış’’ derken “Bir dakika durdurtmuyor yahu”,
diye geçirdi Ayşe içinden. Hayır elinin de ayağına dolaşacağı tutmuştu. Bir
kağıt getiriyor elinden kayıyor, fiş rulosunu takacakken tutturamıyor. Arada
bir müşteri fırçası derken, yine arkadaşının sözleri kulağında çınladı. “Bak
Ayşe! Yeni işe girdiğinde işler hemen rast gitmeyecek, ona göre… Ama sen sıkı
çalış, sakın oflama… Aksilik olabilir, hata yapabilirsin… Yeter ki bilerek
yapma!.. Bak tamam mı? “
O zaman kulak arkası
ettiği sözlerin nasıl bu kadar gerçek olabileceğine kendi de inanamıyordu.
Nerden biliyordu bu kız bunları? Haa… Dur, dur, neydi adı? Deneysel tasarlama
mıydı… Yok yok… Hah, Deneyimsel Tasarım Öğretisi! “Kendime vereceğim ilk maaş
hediyemi buldum” diye geçirdi içinden…
Ne demişti sahi arkadaşı?
“Oflama devam et!” Ya ne oflaması diye düşünürken güldü kendi kendine. Bırak
oflamayı, nefes alamadan çıkış saati gelmişti bile... “Çok yoruldum ama daha
ilk günden bunca şey öğrettiyse, ben ustamı buldum vesselam” dedi içinden. Fiziksel
olarak yorgun olsa da içinde garip bir mutlulukla minibüse attı kendini.
Bu hayatta hedefe
giderken öğreneceğin şey ne kadar önemliyse, öğrendiğin kişi de o kadar
önemlidir. Biz o yola giderken de güzel öğütler, uyarılar alabiliriz
etrafımızdan. Kısmetliysek Ayşe’nin arkadaşı gibi “gerçek cümleleri” fısıldarlar
kulağımıza. Daha da gerçeğe isteğimiz varsa, kendimiz peşine düşeriz, bizi bir
hedefe ve amacımıza götürecek olan kritik cümlelerin.
Biz düştükçe onlar bizden
kaçmaz, aksine bize doğru yaklaşır. Yaklaştıkça daha önce belki defalarca duyduğumuz
ama anlamadığımız cümleleri anlar, hatta bırakın anlamayı yaşar hale geliriz.
İnsan istiyor ki hemen
ilk gişeye oturduğunda kendi başına bileti kesebilse… Hatta, Dtö’nün dediği
gibi ilk söylenenleri ilk söylendiğinde anlayabilse… Ama hayat, uzun zamandır
açılmamış bir kitabın üzerindeki tozun atılması gibi, çıraklığımızı atmamızı
bekliyor. Zorluklara rağmen pes etmeden yolumuza devam etmemizi istiyor.
“Deneyimsel Tasarım Öğretisi Başarı Psikolojisi Eğitimi, hayatın evrelerini
de anlatır… Bir iş, bir oluş içerisindeki insanın hangi evrelerde, nelerle
karşılaşacağına ışık tutar.”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yorumlar
Emeğinize sağlık.
"Bugünkü aklım olsa" diye başlayan cümleler diziliyor zihnimde 🥴
Geçmişe götürdü bu yazı beni
Tşk ler 🌟
Duygulandım 🥹
Bütün aksilikler mi bulur dersin,bulmuştu:)
İlim olmadan geçmesi zor,elinize sağlık...
~~~~~~~~~~~~~~~~~
DTÖ de gerçeklik ilmini öğrendiğim, O kişiyi verene sonsuz şükürler olsun sonsuuuuuzzzzzzzz🤲
Ne güzel bir cümle "Sen sebepleri oluşturmakla ilgilen yeter "
Ellerinize sağlık 🌿
İnsanın hayatını kolaylaştırması için güzel bir yöntem...
hayatı anlat deseler, bu paragraf paylaşılabilir...
Çıraklık evresi...
Ellerinize sağlık 🌿