Çeviri

Sayfalar

HOŞ GELDİN BAHAR

 


HOŞ GELDİN BAHAR

Hoş geldin bahar! Bu uzun ve zorlu bekleyişin sonunun müjde olacağı belliydi. Sanki bir ses, tüm nebatata ‘’Haydi!’’ diye fısıldamıştı. Ilık havayı emen toprak, hareketlenmeye başlamıştı. İçindeki tohum kıpır kıpırdı. Doğanın hareketi, doğum zamanı gelen bir bebek gibi iyice artmıştı. Tohumlar, bir an önce toprağı yarıp nefesini yeni bir hayata verecekti. Ağacın kökündeki su, çoktan dallara yürümeye başlamış, tomurcuklar kendini çoktan dışarı atmıştı. Pıtır pıtır açan çiçeklerle bezeli ağaçlar, nazlı bir gelin gibi süzülüyordu. Nasıl bir yarıştı bu! Toprağa, çiçeğe, ağaca, kuşa, böceğe gelen canı, doğa en güzel şekilde sunmanın telaşı içindeydi.  Daha dün kuru dallardan donmuş toprağa süzülen fırtınalar vardı. Şimdilerde ise yağan kar yerini çiçek kokularıyla esen tatlı bir melteme bırakmıştı.

Baharın gelişi, gönle düşen bayram sevinci gibiydi. Laleyi, sümbülü, zambağı görmek; nergisin hoş kokusuyla uyanmak, doğum sancısından sonra kucağına bebeğini alan anne mutluluğu veriyordu.

Çiçekler aynı topraktan çıkmalarına rağmen, nasıl oluyor da her biri bu kadar farklı ve güzel açıyordu. Lalenin o güzel duruşu, resimlere esin kaynağıydı. Peki ya sümbül! Her mevsimde açan, rengiyle, duruşuyla insanın içine ferahlık veren bir çiçek... Bir gelin gibi zarif ve narin süzülen zambak... Nergisin sarı rengiyle güneşin rengi ne kadar da uyumlu... Baharın gelmesiyle birlikte güneşin ışığı, insanın içini ısıtıyor. İyi ki geldin bahar. Hoş geldin Bahar…


Şehirde baharın gelmesini bekleyen çok insan vardı. Bunlardan biri de
 Emre’ydi. Emre, amatör olarak doğa fotoğraf çekimi ile ilgileniyordu ve fırsat buldukça kendini doğanın kollarına atıyordu. Emre, hafta sonu lale şenliği başladığını duydu. İşlerini ayarlayıp güzel fotoğraflar yakalama heyecanıyla Göztepe Parkı’na gitti. Fotoğraf çekmek için parka gelenlerden birisi de Bahar idi. Emre ile Bahar aynı çiçeğe yöneldiklerinin farkında değillerdi.  Bir anda omuzları birbirine çarptı. Bahar, şaşkınlıkla Emre’ye baktı. Emre; “Kusura bakmayın, bir şey olmadı değil mi?” diye sordu. Bahar; Yok yok bir şey olmadı, sadece erkeklerin de çiçeklere bu kadar yakın! ilgi duyduğunu bilmiyordum” dedi. Emre de şaşkınlık içindeydi. Çünkü Bahar’ın kocaman gözleri tıpkı menekşe gibiydi. Emre, kendisi gibi doğa fotoğrafçılığına ilgi duyan birisiyle karşılaştığı için de heyecanlandı. İlk görüşte aşk dedikleri bumuydu? Emre, bu düşünceler içindeyken hızlı hızlı cevapladı Bahar’ı. “Evet, doğa fotoğrafları çekmeyi seviyorum, çiçekler de açınca bu fırsatı kaçırmak istemedim” dedi. Emre’nin heyecanı yüzüne istemeden yansımıştı. Bahar “İyi çekimler o zaman size” deyip hafif bir tebessümle oradan ayrıldı.

Akşam ev arkadaşı Ahmet’le balkonda otururken karşı komşuları Neriman teyze tebessümle “Evlenin bak böyle hayat geçmez.” dedi. Emre'de bu vesileyle ev arkadaşı Ahmet’e dönüp; “Biliyor musun bugün parkta fotoğraf çekerken birisiyle çarpıştık ve kızın gözlerine vuruldum. Bu hafta sonu yine gideceğim belki denk geliriz.” dedi. Ahmet, arkadaşının heyecanına, sevincine ortak oldu. “Emreciğim bu kızdan çok etkilendiğin belli, senin adına çok sevindim.  Ortak bir hobiniz var, çok da güzel bir yerde tanışmışsınız. Çok kıymetli umarım devamı gelir. Madem paylaştın, ben sana bu konuda birkaç söz söylemek isterim. Daha önce bu yönde tecrübesi olan birisi olarak sana biraz kadın-erkek ilişkilerinden bahsedeyim. Bak bu kıyağımı da unutma” dedi neşeli bir sesle.

“Her ilişki dengede başlar ama sen dengeni kaybedip kıza nasıl çarptıysan ilişkide de dengeyi kaybedersen kazalar olur.   Aman deyim, heyecanına sahip ol, aşırılaşma!”   



Deneyimsel Tasarım öğretisi der ki; Her ilişki dengede başlar.

Doğanın nasıl bir dengesi varsa ilişkilerin de dengesi var. Peki, doğa dengesini korurken, ilişkiler nasıl olur da dengeden çıkar? Bu konuda sana biraz ipucu veririm ama önce şu denge konusunu iyi anlamak lazım Emreciğim. Benim gibi sıkıntı çekme sonra :)

İlişkinin dengesi demek, birbirinize olan beğeninizin, sevginizin birbirine yakın olması demek. Tamamen aynı değil ama benzer, yakın. Doğadaki hangi çiçek birbirinin aynısı ki tamamen aynı olsun öyle düşün. Sümbül gülle aynı mı, hatta pembe gül ile beyaz gül aynı mı? Hatta aynı daldaki beyaz güller bile birbiriyle aynı değil. İnsanlar da birbirinden farklı ama iki insan bir araya gelir ve bir çift olur, ilişki başlar. Mesele o ilişkiyi dengede sürdürebilmek.”   

Ahmet doğru söylüyordu. Ama Emre’nin kalbi öyle heyecan doluydu ki heyecanının anlaşıldığını düşündü. Emre, hafta sonu tekrar bir ümit parka gittiğinde Bahar’ı görünce çok mutlu oldu. Bu sefer konuşmaya fırsat buldu. Bahar da Emre’ye ilgisiz değildi. Konuşmaya başladılar ve hatta ortak tanıdık arkadaşları bile çıktı. Zamanla, Emre ile Bahar farklı mekanlara, fotoğraf çekimlerine beraber gitmeye başladılar. Ortak ilgi alanları vardı ve fotoğraf çekimlerinde beraber çok eğleniyorlardı. Emre gün bitip güneş çekilince onu eve bırakması gerektiği anlardan hoşlanmıyordu. Bahar’dan ayrılır ayrılmaz hemen onu aramak ve konuşmaya devam etmek istiyordu. Ne güzel bir duyguydu bu...

Doğada da bahar bitmiş yerine yaz gelmişti. Emre, yeni yerler bulup Bahar ile fotoğraf çekimi için yaptıkları yürüyüşlere devam etme niyetindeydi. Her fırsatta arıyor, yazıyor, çekime davet ediyordu. Bahar’ın işyerinde yoğunluğu artmıştı ve üstelik yaz güneşinin altında uzun saatler geçirmek de onu rahatsız ediyordu. Bu nedenle, Emre’nin davetleri konusunda eskisi gibi istekli değildi. Artık Emre’nin yanından daha erken ayrılmak istiyordu. Sanki Bahar’da da mevsim değişiyordu. Halbuki en başta her şey ne kadar güzeldi! Bahar’ın yoğunluğu artmıştı. Aramalarına geri dönüşü de eskisi gibi hızlı değildi. Sanırım ayrıldık dedi Emre kendi kendine. Çok kötü olmuştu. Şimdi Bahar’sız nasıl yapacaktı, nefes alamıyormuş gibi hissediyordu. Nasıl olmuştu da işler böyle karışmıştı. Bahar’ın ilgisi günden güne azalmıştı da bunu nasıl fark edememişti.  Nerde yanlış yaptım diye düşünüyordu. Arkadaşı Ahmet, başta uyarmıştı kendisini ama neyi kaçırmıştı? Artık içinde heyecan yerine mutsuzluk ve acı vardı “Her şey başta çok güzeldi dengeliydi, keyifliydi. Benim aradığım ilgilendiğim kadar O da arar ilgilenirdi. Ne yapmam gerekir tekrar dengeye gelmek için?” diye sordu Ahmet’e.. Doğanın kuralları olduğu gibi ilişkilerin de kuralları vardı. Ahmet de; “Sen de hayatına yoğunluk kat” dedi. Emre, arkadaşını dinleyip hayatına konsantre oldu. Gündemine meşguliyetler ekledi, dikkatini başka şeylere vermeye başladı.  Hayatına yoğunluk girince Bahar’ı unutmamıştı ama artık pek de arayıp sıkboğaz etmiyordu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; hayatta bir şey ya ilerler ya geriler.

Emre'nin gündemi değişip yoğunluğu artınca Bahar’ın dikkatinin çekti. Emre'yi merak etmeye başladı. Eskisi gibi arayıp sormaması, Bahar’ın hem dikkatini çekmiş hem de rahatsız etmişti.

Daha bir süre öncesine kadar konuşmak görüşmek için bahaneler arayan Emre gitmişti. Şimdi yerine, neredeyse hiç aramayan biri gelmişti. “Ne oluyor ya baharın  bitmesi ile birlikte bana olan ilgisi de mi bitti?” diye sesli sesli düşündü Bahar. Bu sefer Bahar, Emre'yi aramak için bahane aramaya başladı. “Nasılsın merak ettim seni her şey yolunda mı?” diye önce mesaj attı. Emre şaşırmıştı ama mesaja da o gün dönmedi. Bu Bahar’ı çok rahatsız etti. Emre’den ancak ertesi gün cevap geldi. “Merhaba Bahar biraz yoğunum, dün dönemedim kusura bakma, ben iyiyim sen nasılsın?” “Ne yani bu kadar mı? Kaç zaman sonra ilk defa mesaj attım ve sadece sorduğu bu mu yani?” diye canı sıkıldı Bahar’ın. Şimdi buluşma planlarını Bahar düşünmeye başlamıştı. İşler birden tersine dönmüştü. Daha düne kadar buluşmak için bahane arayan Emre gitmiş şimdi yerine Bahar geçmişti. Hafta sonu fotoğraf çekimine Emirgan Koru’suna gitmek için Emre’yi teklifte bulundu.

Tekrardan eskisi gibi görüşmeye başladılar. Ama artık Emre dengenin ne olduğunu anlamıştı. Bu sefer eskisi gibi olmayacaktı. Muhtemelen arkadaşı Ahmet’in öngörüsü doğru çıkacaktı. Bu şekilde devam ederlerse süreç komşu Neriman’ın tavsiyesine uyulacağını gösteriyordu.  Önümüzdeki baharda lale şenliği zamanı, evlilik olacak gibi görünüyordu. “Hoş geldin Bahar’ım! Hayatıma yeniden hoş geldin.” dedi içinden tebessümle Bahar’a bakarken..

 

  ===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.


 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu

 


 

 

You May Also Like

1 comments

  1. Dengenin gerçek anlamda ne olduğunu anladığımızda, bir çok problemimizde çözülürmüş oluyor..
    Kaleminize sağlık..
    Hoşgeldin bahar ☺️🌸🌸

    YanıtlaSil